Düzce Bilgileri

Gümüşâbâd (Gümüşova) ilçesinin adı nereden gelmiştir

Tarihsel alanda Gümüşâbâd adı Amasya ve Düzce kazaları içerisinde bulunan bazı yerleşim yerlerine isim olmuştur. Bunlardan Amasya sınırları içerisinde bulunan Gümüşâbâd kazası Osmanlı arşiv belgelerinde bazen Gümüşâbâd bazen kısaca Gümüş..

Gümüşâbâd (Gümüşova) ilçesinin adı nereden gelmiştir

Tarihsel alanda Gümüşâbâd adı Amasya ve Düzce kazaları içerisinde bulunan bazı yerleşim yerlerine isim olmuştur. Bunlardan Amasya sınırları içerisinde bulunan Gümüşâbâd kazası Osmanlı arşiv belgelerinde bazen Gümüşâbâd bazen kısaca Gümüş kazası olarak adlandırılmıştır. Bizim araştırma konumuzu ise bugün Düzce sınırları içerisinde yer alan ve tarihte ekseriyetle Gümüşâbâd olarak adlandırılan Gümüşova kazası oluşturmaktadır.

Gümüşâbâd kelimesindeki “âbâd” sözü kurulmuş, imar edilmiş, ihya edilmiş, şenlendirilmiş yer anlamına gelmektedir. Bu söze İran, (Devletabad, Firuzabad vs.), Hindistan (Allahabad, Haydarabad şehirleri vs.), Türkistan (Aşkâbad) ve Pakistan (İslamabad) gibi yerlerde kurulmuş muhtelif şehirlerin isimlerinde de rastlanmaktadır. Yine Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubad’ın Beyşehir gölü kıyısındaki yazlığı Kubadabad, Osmanlı sultanı III. Ahmed’in İstanbul Kağıthane’deki yazlığı da Saadabad şeklinde anılmaktadır. Araştırma konusu yaptığımız şehir olan Gümüşâbâd ise, Osmanlı kaynaklarında genelde Gümüşâbâd olarak adlandırılmış olmakla beraber zamanla farklılaşmış veya değişerek son dönem Osmanlı kaynaklarına Gümüşova olarak yansımaya başlamıştır. Nitekim 1218 yılına ait bir vesikada Gümüşâbâd adı yerine “Gümüşova” adının kullanıldığı görülmektedir (2 B 1218). Bu veri Osmanlı belgelerinde Gümüşova adının kullanıldığına dair tespit edebildiğimiz ilk kayıttır. Bölgedeki en eski yerleşim yerinin Osmanlı arşiv kaynaklarında Orân veya “Ören” olarak telaffuz edilmiş olan bölge olduğu anlaşılmaktadır. Ören köyü belgelerde çoğunlukla Orân bazen de Ören olarak telaffuz edilmiştir. Her iki ifade ile aynı yerin kastedildiği anlaşılmaktadır. Nitekim 1311 tarihli ve aynı konuyu işleyen bir belgede Orân olarak tanımlanmışken bir diğer belgede açıkça Ören olarak ifade edilmiştir (25 Şaban 1311).

Bugün bölge halkı tarafından Nühren olarak tanımlanan Abaza köyü de vesikalarda “Nuhorân” (Nuhören) olarak tanımlanmıştır.

 

Buradaki “Or” adı eski Türkçe’de burç, istihkâm, kale gibi anlamlara gelmektedir. Kelimenin sonundaki “ân” eki ise çoğul ekidir. Dolayısıyla Orân kelimesi, bölgenin hem isim hem de yerleşim olarak kökleri eskiye dayalı bir kent kalıntısına sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çerçevede Gümüşâbâd şehri muhtemelen Ören adlı yerleşim yerinin hem nüfus hem de ekonomik açıdan yeniden kurulup şenlendirilmesiyle oluşmuş bir şehir olarak gözükmektedir.

1844 yılına ait temettuat kayıtlarında da Gümüşâbâd bölgesinin “divan” adı verilen Ören, Cuma ve Kışla adlı üç idari birimden meydana geldiği görülmektedir.

Yaz mevsiminde genellikle açık havada geçen hayat, kışın yağışlar ve soğuk nedeniyle daha kapalı bir alan olan kışlaklarda geçirilmiştir. Gümüşova’da bulunan Kışla köyünün de bu olgu ile alakalı olduğu düşünülmektedir. Bununla beraber bölge halkının hafızasında bölgede bir kışla bulunduğu bu çerçevede bölgeye “Kışla” adı verildiği bilgisi yer etmiştir. Nitekim 1250 yılına ait bir belgede de Trabzon sancağı kazalarından Der-saadet’e gönderilen asakir-i mansure-yi muhammediye askerlerinin bölgede konakladığının belirtilmesi30 bu olguyu destekleyen bir done olarak gözükmektedir. Bununla beraber Kışla bölgesinin, tarihin belli dönemlerinde, özellikle de soğuk kış şartlarında, bölge halkının kışlası olarak işlev gördüğü, konargöçerliğin son bulduğu dönemlerde ise, bölgede bulunan askerlerin ve muhtelif yolcuların konakladığı bir yer olduğu anlaşılmaktadır.

Cuma divanı olarak tanımlanan yere isim olan “Cuma” adının ise, bölgede geçmişte Cuma günleri kurulduğu söylenen Cuma pazarı geleneğinden ve bölgede Cuma namazı kılınacak büyük bir cami inşa edilmesinden kaynaklanmış olduğu düşünülmektedir. Nitekim 1844 yılına ait temettuat kayıtları, bugün Cuma Camisi, büyük cami veya ulu cami olarak tanımladığımız, Gümüşova bölgesinin en büyük camisi olan Cami-i Kebir’in Cuma divanında kurulduğunu göstermektedir. Dolayısıyla bölgeye Cuma divanı denmesinin nedeni halkın dediği gibi Cuma günleri burada pazar kurulmasından kaynaklanabileceği gibi daha yüksek bir ihtimalle bölgenin en büyük camisinin burada kurulmasından da kaynaklanmış olabilir.

Bazı kayıtlarda köy olarak telaffuz edilen Cevrik bölgesinin de zamanla divana dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır . Cevrik adı muhtelif belgelerde bazen Cevlik bazen de Cevrik şeklinde telaffuz edilmiştir.

Prof. Dr. Zeynel ÖZLÜ

Tamamına Buradan Ulaşabilirsiniz.

19. Yüzyılda Bir Batı Karadeniz Kenti GÜMÜŞÂBÂD/GÜMÜŞOVA (Sosyal-Kültürel ve Ekonomik Durum)

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL